Can…

En kuytu acılarımı çıkardım mazimin gizli gözlerinden;
Bir bir can buldukça unutulmuş anılar,
Durulmaz sandığım fırtınalara boğdum yüreğimi…
Sükuta dair mısralar sıralarken
ve yeni vurgunlara doğru yol alırken
dost bildiğim simalardan…
önce mum oldun Can,
alaca karanlıklarıma ışık tutan.
Sonra Gül oldun,
arka bahçelerime baharı taşıyan…

Masallar uydurdum bitmiş aşklara ve vakitsiz sevdalara dair
Vuslatsız, Hicranlara gebe!
Periler, cüceler, güller, papatyalar…
Süsledim yine adının etrafını masallarda ve mısralarda…
Durulmaz sandığım fırtınalara boğdum yüreğimi
Bir kez daha…
ve alırken yeni vurgunlara doğru yol,
dost bildiğim simalardan,
Güneş oldun Can,
Dört mevsim mevsimsizliğime son verip
Bana yazımı yaşatan…

Acı denizine açılırken yelkensiz ve pusulasız
dinmez sandığım fırtınalarım
yalan karışmış masallarım
ve sükuta dair mısralarım ile
yitik bir diyarım artık Can…

Korkularım ile boğuşurken yalnızlığımın göbeğinde
keder kuşattı dört bir yanımı.
Derdimin dermanı belkide Sensin;
Yüreğim yine yangın yeri Can…

13.06.2005

CAN dedikçe titriyorsa rüzgarın kollarında ki mumun ateşi gibi yürek,
o CAN gerçekten CAN dır…
Mısralar bir denemeden ibaret…
CAN Dostum için….
O kendini zaten biliyor…